Yusuf Sesleri

10 Ağustos 2010 Salı

Senelik izinlerinin bir kısmını kullanan sevgili ailem kendilerini Ege’nin soğuk sularına bandırmak üzere beni evde dımdızlak bırakıp yazlığa gittiler. İlk başta “uu beybi çılgın parti zamanı” filan diye karşıladığım bu durum benim ve dahi arkadaş grubumdan hiç kimsenin yeteri kadar çılgın olmamamız sebebiyle hüsrana uğradı. Ben de kıç kadar evimizde tek başıma çok uzun zamandır kaçtığım bir gerçekle burun buruna geldim. Ben dünyanın en tırsak insanıydım sevgili okuyucu ve evim benim gibi bir tip için tehlikelerle doluydu.

Mesela “ Requiem for a Dream” marka buzdolabımız aniden gaza gelip takır tukur sesler çıkararak sizi yerinizden zıplatabilir ya da çalışmaya başladığında “zöherey” gibi bir ses çıkarıp 3 dakika sonra üzerinize atlayacağı hissi uyandırabilir. Bu durumda şahsen ben olduğum yere çöküp buzdolabının beni öldü sanmasını bekleyerek dua ediyorum.

Haddinden fazla ince olduğunu geçen gün çok acı bir tesadüfle öğrendiğim banyo duvarlarımız ile sıkıcı hayatımda yaşadığım heyecanı 8 e filan katlıyorum. Geçen gün kendi halimde uslu uslu duş alırken, aniden “bitmiş bu yae” diyen bir erkek sesiyle irkildim. Yine buzdolabı tekniğini uygulamaya geçirdim ama sonra duşakabinin içinde çökmüş, dalyaprak halimin çok salak gözüktüğümü fark edip tırsa tırsa dışarı çıktım. Meğersem bizim banyolar bitişikmiş ve komşumuzun tuvalet kağıdı bitmiş, adam karısından tuvalet kağıdı rica ediyormuş. Ha senelerdir oturduğum evde bu detayı fark edememiş olmamı da tırsak olduğum kadar angut bir insan olmama bağladım. Bir de muhtemelen komşu da bizim banyodan gelen sesleri gayet net duyduğu için kendileri için baya üzüldüm.

Gelgelelim evimi benim için korku tüneline çeviren en önemli detay azıcık bir esintide çotank diye çarpan kapılar ve rüzgarın çıkardığı saykaledik “uuuu” sesi. Abartmıyorum bu sesi duyan bir arkadaşım “Abi senin evinden sanırım tırsıyorum” dedi, bi daha da gelmedi zaten.

En sevdiğimi en sona sakladım sabah ezanını Tom Waits- Nick Cave arası bir sesle okuyan yurdum müezzini. Çık hayatımdan yalvarırım, her sabah 5’de zıplayarak uyanıp. “Allahım iyi bir insan olucam bundan sonra, hiç yalan sölemicem zaten sex-drugs-rocknroll bi hayatım yoktu ama daha bi ot formunda yaşayacağım bundan sonra, yani ot derken aman yanlış anlama bildiğin çayır çimen yeter ki şu müezzin gelip beni yemesin. Sübhaneke dinimiz amin” diye yalvarırken buluyorum.

Şimdi bana “bize ne kardeşim senin evindeki korkunçlu olaylardan” demeyin nolur lan, hakkaten çok tırsıyorum. Geceleri kapımı kilitliyorum, uyurken öcü gelirse diye sırtımı duvara yüzümü kapıya verip uyuyorum, çok tırsarsam bu sıcakta pikeyi kafama kadar çekip öyle duruyorum. Fakat bu numaralar pek işe yaramıyor.

Bir de…

Evde yalnız olduğumu buraya yazmamalı mıydım lan acaba? Nese çok tırsarsam silerim..