Eğer Curling Bir Sporsa

28 Şubat 2010 Pazar

Efenim bildiğiniz gibi bu günlerde Vancouver’da 2010 kış olimpiyatları yapılmakta; gayet spor sevmez bir kişilik olarak zaping yaparken 2,5 saniye kadar bakıyorum yarışlara. Geçende kanımca dünyanın en amaçsız sporu olan Curling e denk geldim sayın okuyucu, 2 kişi karşılıklı olarak buz üzerindeki bir diski dürtüyolar; yok yok diski değil yeri dürtüyorlar ve diski bir çemberin içine sokmaya çalışıyorlar felan…. Diğer kurallarını tam olarak anlamadım ama genel konsept bu.

Lan eğer Curling bir sporsa başka neler uluslararası platformda spor olarak kabul edilebilir diye düşündüm. Şöyle bir liste çıktı:

-İstanbul’da metrobüse binmek
-Oturduğunuz koltukta kegel egzersizi yapmak
-62’den tavşan yapmak
-Eminönü alt geçidinden Kadıköy vapur iskelesine koşu (engelli yarış ve uzun atlama)
-Sıkışmış kavanoz kapağı açmak
-Perde takmak (takım oyunu olarak)
-İçilen 4 biradan sonra 15 kişi uzunluğundaki tuvalet kuyruğu beklemek
-Bostancı’dan Taksim’e otobüste ayakta gitmek (evet benim arabam yok)
Başka öneriniz varsa beklerim…

Not: Ayrıca eğer varsa Turkiye Curling Federasyonu’na şimdiden saygılarımı sunarım.

Sevgililer gününüz kutlu olsun!........

14 Şubat 2010 Pazar

"Sevin, Sevdirin"

Thesimen 2010

Kültürümün Başkenti

10 Şubat 2010 Çarşamba

Geçtiğimiz günlerde nefret pompalama üstadı Vakit gaztesinin (!) ara gazı vermesiyle Özgen Yula’nın “Yala ama Yutma” isimli oyunu sahneden kaldırıldı (süresiz bir şekilde ertelendi de diyebiliriz) ve oyunun sahne aldığı mekan olan Kumbaracı50 mühürlendi. Haber yayınlandıktan sonra oyuncular aldıkları tehdit mesajları yüzünden emniyete başvurmuş. Bu kadarını zaten diğer haber kaynaklarından da okumuşsunuzdur. Benim asıl dikkatimi çeken nokta belediyenin mühürleme sebebi olarak mekanın ‘yangın ve can güvenliği’ açısından mahsurlarının bulunması olduğunu belirtmesi. Kültür başkenti İstanbul’umun güzide Beyoğlu Beladiyesi Madımak ekolünden gelen üç beş takke takunyalıya karşı sanatçısını koruyamamaktadır, korumak da istememektedir. Tuvalet kağıdından azıcık hallice bir paçavranın haber diye yazdığı saçmalık, çağdaş tiyatronun en mühim yazarlarından birinin eserinden daha kıymetlidir. Bir tane aklı selim insan bu adamlara “bisigtringidin la!” dememiştir. Olsundur zaten pipili, kukulu şeylerden hala bahsedebilen bu insanların katli vaciptir hele ki artiz takımındansa. Böyle şer yuvalarını kapattıkları için önceliklen sevgili belaaadiye amirlerime teşekkür eder akabinde diğer büyüklerimin de ellerinden, kötlerinden yalar ama yutmam.

İlgilenenler için: http://yalaamayutma.com/

PiEs: Bu arada yine aynı tandansta bir haber de RTÜK’ten geldi. Efeem tilivizyonlarımızda yayınlanmakta olan “Aşk-ı Memnu” dizisi ‘'ihaneti onayladığı'' gerekçesiyle uyarı cezası kararı aldı. Buradan RTÜK yetkililerine Halit Ziya Uşaklıgil’in 1900 yılında yazmış olduğu 110 yıldır dimağımızı lekeleyen, defalarca utanmadan filmi, dizisi, müzikali yapılmış bu muzır neşriyatın gerçek yüzünü bize gösterdiği için teşekkürlerimi sunuyorum. Hakkaten valla bravo bu kadar senedir hiç birimizin aklına gelmemişti ihanetin fena bir şey olduğu. Aşk-ı Memnu senaryo ekibine sezon finalinde Bihter’i recm ettirmelerini öneriyorum, ancak böyle yırtabilirsiniz. Ha Behlül’de hacca gitsin, ney filan çalsın.


Reblog this post [with Zemanta]

Lost in Lost

3 Şubat 2010 Çarşamba

Ömrümün son 5 yılını esir alan şerrefsiz dizi lost yine gösteren ama elletmeyen bölümleriyle geri döndü. Spoiler filan vermicem zaten uğraşamam şu oldu bu oldu filan diye yazmaya; zaten işin ucunu da iyiden iyiye kaçırdım. Internette bu olaya kafayı ciddi ciddi takıp adanın neredeyse Big Bang’den itibaren olan hikayesini yazan ve teoriler üreten kişiler var ki manitudan kendilerine öncelikle full time bir iş sonralıkla da akıl sağlığı temenni ediyorum. Bu Allahın belası diziden tek temennim uzun sezon arası tatilleri ve bi skime derman olmayan bölümleriyle hayatımdan biran önce çıkması.
İlk bölümünü izlediğim, “aa negzel ada lan Trabzon gibi aynı yemyeşil, dohtor da sağlam parçaymış” dediğim güne nalet olsun!
PiES: Yine de dohtor ciwanım Jack ile aksanına kurban Desmond bebişimi görmek güzel. Burdan kendilerine selam eder; Black Smoke’a da Hendrix’den Purple Haze’i armağan ederim….Namaste!


Reblog this post [with Zemanta]

Fantastik Albümler Silsilesi Vol.2

1 Şubat 2010 Pazartesi


Aslında bu albümü fantastik albümler silsilesinin altında incelemek tamamen yazarın cehaletinden kaynaklanmaktadır.

Efenim Osman İşmen'in kendisine 1978'de yılın aranjörü ödülünü kazandıran iş bu albümü size iftiharla takdim ediyorum.

kısım 1:

1) üsküdar'dan diskoteğe giderken
2) nihavent longa
3) mevlana, kara karadır
4) döktürü süt içtim diskotekte
5) konyalı final

kısım 2:

1) rast disko intro
2) hekimoğlu
3) disko kasap havası
4) azize diskotekte
5) final


Açıkçası nostalji yoksunu bir öküzcan olduğum için paraya kıyıp albümü alamadım ama "döktürü süt içtim diskotekte" nası bir şarkıdır? Bunu öğrenmek için için için yanıyorum sevgili okur.

Bir sonraki boombastic albümde görüşmek üzere..Şen ve esen kalın..