Bu aralar...

22 Temmuz 2010 Perşembe

• Bağdat caddesi kafelerinde gördüğüm ergen kızların tuvalette yaptıkları konuşmaları, dedikoduları dinler oldum. Bir kolayı 5 TL’ye satmalarını adil göstermek için kafe işletmecilerinin tuvalete yığdıkları parfüm, saç maşası, saç spreyi, asteon gibi mamullere görmemişçesine dadanan bu yavrucakların masalarında kuzu kuzu kendilerini bekleyen sakalı bitmemiş safkan Abercrombie delikanlıları hakkında çevirdikleri muhabbetler ve entrikalara şaşar oldum. Ben mal gibi konuşmalarını dinlerken aniden bana dönüp “Yaae bişi sorcaam..Makyajım nasıa” diyenlere. “Şahane” diyip ortamdan topuklar oldum.

Body Worlds sergisine gidip “Vay aminakii naapmışlar lan cesede? Töbestafurullah” filan oldum. Şaka maka çocuğuyla gelen aileler vardı; çıplak kadavraları filan değil de en çok zürafa taşağını nasıl açıklayacaklar minik yavruya; onu merak eder oldum.

• Dünyanın en saçma sapan ve gereksiz stajını yaparkene internette sörf yapmanın dalağını yarar oldum; hiç lüzumlu değilken nikah şekeri, çim biçme makinesi ve kiralık ev bakar oldum.

• Aşk hayatıma restart vererekten uzun zamandan beri haggaten mutlu oldum. Sevdicekle elele, bu sıcakta deli sikmiş gibi İstanbul’u gezer oldum.

• Evi başıma bırakıp kaçıp giden anam ve abimin yüzünden önce umutsuz ev kadını oldum sonra rahvan gitsin diyerek evi bekâr evine çevirdim; bok içinde yaşar oldum.

• Akşamları can sıkıntısından Küçük sırlar, Evcilik Oyunu filan gibi bilimum denyo TV programını takip eder oldum.

• Tez konusu bulmam gereken şu günlerde saçma sapan işlerle uğraştım, geceleri yatağa girdiğimde vicdan azabından kıvranır oldum.

PiyEs: Evet bu yazıda Masumiyet Müzesi’nin Bazen isimli bölümünden esinlenilmiştir ama o kadar yani…

0 yorum:

Yorum Gönder