Tadillenme…

3 Nisan 2010 Cumartesi

Şu an size tiner kokusundan sebep kelle olmuş bir şekilde sesleniyorum sevgili okur. Tadilatperver insan anamın teşvikleriyle başlayan tadilleme işleri evimizi bir haftadır afet bölgesine çevirdi. Gözde insanından sığınma hakkı talep ettim; saolsun tadilatın birkaç gününü kendisinin rezidansında geçirdim. Hatta bu sabah ewime dönünce kendisinden devamlı oturma ve çalışma izni talep etmeye karar verdim. Zira adeta Big Bang 15 dakka önce gerçekleşmişçesine evimizi kaplayan toz bulutu görüş alanımı neredeyse sıfıra indirgerken, yerlere serilmiş gazete kağıtları ve “laylon”larla beraber kafamı gözümü yarmam için gerekli ortamı ziyadesiyle sağlıyordu. Fakat asıl heyecanı kıyafetlerimi ararken yaşadım; Camel Trophy tadındaki bu mücadele hurç yığınlarının üzerine tırmanma, koli kaldırma ve didiklenme etaplarından oluşuyordu. Tinere hiç değinmiyorum, artık keyif vermeye başladı çünkü. Gelgelelim hayatımda ilk defa (ve sanırım son defa) Franz Ferdinand dinleyen ve kendi arasında İngilizce konuşan 2 dene usta ile de karşılaştım ki artıkın ölsem de gam yemem sanırm.
Bu yazının ana fikri: tadilat yapmayın olum.. valla bak.. çok fena bişi…
Öle bok içinde yaşayın..
PİYES: Bide evde olduğum süre boyunca döner, lahmacun yemekten de tiksindim lan!

0 yorum:

Yorum Gönder