Entel Olmak Çok Pahalı Vol.2

30 Eylül 2009 Çarşamba

Hamza tabiyatlı bir insan olmama rağmen entel olma çabalarım hızla devam ediyor. Bugün “hep gitmek istenilen ama vakit bulunup gidilemeyen yerler” kontenjanından İstanbul Modern’e gittim sayın okuyucu. Resimler, heykeller ve özellikle de vidyo enstalasyonları beni benden aldı. Tamam o kadar da öküz değilim bir kısmını anladım hatta bayıldığım eserler de oldu ama genel olarak san’attan zerrece anlamadığımı bir kez daha acı bir şekilde tecrübe ettim. Mesela bir vidyoda beyaz zemin üzerinde zıp zıp zıplayan ve blöp blöp sesler çıkaran yeşil bir cisim vardı. Savaşla ilgili olduğu filan yazıyordu açıklamada. O vidyoyla savaşı o kadar çok bağdaştırmak isterdim ki sayın okuyucu bilemessin. Diğer bir vidyoda sanatçı bir odanın içinde her yeri öpüyordu. Bildiğiniz koltuk, parke, kırlent, duvar her şeyi ama..
Bu arada Sarkis’in 11 eylül 2009 – 10 ocak 2010 tarihleri arasında İst Modern’de sergilenecek olan Site isimli sergisine de değinmeden olmaz tabi. Siz hiç kabusunuzun içine girdiniz mi sayın okuyucu? Ben girdim. Bole deli deli resimler, manyak bir ışıklandırma, odacıklarda hört diye karşınıza çıkıveren askıdaki korkunç kıyafetler. Ben hayatımda bu kadar tedirgin olmadım lan! Ama güzel ve farklı, rahatsız edici ama zevkli.
Ancak sadece ben değil sanırım bizim millet genel olarak modern sanattan anlamıyor. Zira müzeyi gezenlerin büyük çoğunluğu yabancıydı. Allahım öyle güzel müze geziyor ki adamlar not alanı mı dersin her resmin önünde 15 dk takılanı mı dersin.
Sonrasında ise artık entelliğin dibine vurup Sıraselviler’de duvarları pespembe disko toplu tarif edecek kelime bulamadığım adını da şu an hatırlamadığım efsane bir mekana gittik. Onu da sonra anlatırım.
İstanbul modern’e gitmek isteyen kişilere tavsiyeler:
- Perşembeleri beleş
- Kafesine paranız yoksa takılmayın. Çok güzel ama çok kazık. Sallama çay 6 lira (Burası İstanbul diyenin ağzını kırarım!). Ha hediye mağazası da pahalı
- Çocuklar için eğitimleri var. Minik yavrularınızı götürün bakın anamız babamız bizi götürmedi biz böyle öküz olduk.
- Eserleri daha iyi algılayabilmek için kafanız güzel gidin (eşeğim lan ben!) ya da gitmeyin ne bileyim.
Son olarak yazımı bir şiirle sonlandırmak istiyorum:
Bugün anladım ki
Ne yaparsan yap
Sanat olabilir
Dilerim ki
Bir gün ben de
Anlarım tüm o
Resim, vidyo ve enstalasyonları

Ha bide arkadaşlarlan karar verdik bizde sanat yapçaz.


Reblog this post [with Zemanta]

7 yorum:

jokerler dedi ki...

Yazını şiirle sonlandırman, içinde uyanan sanatçının dışvurumu Simenim... Yılmak yok bohemliğe devam!

bezgin bekir dedi ki...

Ewt bebeişim elimden geldiğince
yeri geldi mi bohem
yeri geldi mi entel
ve hatta endüstriyel yrrk metalci bi kişi olmaya çalışıyorum
ve dökülüyor son bahar yaprakları....

tutamıyorum kendimi şiirden şiire koşuyorum..

jokerler dedi ki...

Uçarken gözümün önünden bir dizi tarak

Hüzün kokan ellerin nerede bahar

Ben bohemian bir güz akşamı

Düşerken tarak

Sen

Sonbahar

bezgin bekir dedi ki...

bu şiir gerçekten dokundu bana sevgili joker
o kadar bohemleştim ki bir anda
adeta trt1 akşama doğru insanı oldum
gel seninle beraber bianele gideim..bianel dediğin şey entellikte hacılık gibi
bianel bir
filim festivali iki
opera üç...

jokerler dedi ki...

duvara bir çizik atarım
bienalsiz geçen her sabah
ağlamaklı ellerim
kapında tokmak olur
bir hazan sabahı
bienal
sen
tokmak
oo yeee sanat

bezgin bekir dedi ki...

tarak,tokmak derken
yapıyon erotik çağrışım
erotizim ukrayna tezi yazmakla olmaz
anladın mı arkadaşım

Sanat sanat diye ıkınır dururum
Biyenale gidemez perişan olurum
Bitmesine daha bir ay varmış
gidersem sanırım daha bir erotik olurum

jokerler dedi ki...

20 yıldır çizerim ben sanatsal zırvalar
son geldiğim nokta gökte uçuşan taraklar
bu saatten sonra beni bir tek bienal paklar
neylerim ben ukraynayı olmasa nataşalar

Yorum Gönder