Yüksek Lisans İşleri

2 Eylül 2009 Çarşamba

Bugün aldığım bir haberle İstanbul Üniversitesi’nde girmiş olduğum mülakattan babayı almış bulunduğumu öğrendim. Yarın Marmara’ya gidip Organisational Behaviour’a kaydımı yaptırıcam. Şu mülakat maceralarımdan çıkardığım yegane sonuç ülkemizde bilim adamı olsun, akademisyen olsun yetişmesinin saçma sapan bir süreç olduğudur. Mesela dün Yıldız Teknik’te yine işletme bölümü için mülakata gittim (henüz sonuçları açıklanmadı 11 Eylül’de açıklanacak) sabah 10’dan akşam 5’e kadar tam 7 saat boyunca mülakat sıramın gelmesini bekledim. Hava yağmurlu olduğu için yolda baya ıslandım, beklediğimiz fakültede oturacak fazla yerler yoktu uzunca bir süre ayakta kaldım. Zaten bir süre sonra da mülakat filan anlamını yitirdi gözümde, biran önce her şeyin bitmesini; sıcak kuru evimde uzanıp çay içmeyi istedim. Sonra çevreme baktım bu insanların bir kısmı ilerde üst düzey yönetici, akademisyen filan olacak, bazıları resmi görevlere atanacak. Herhangi birisi değil bunlar 4 sene bir üniversite de okumuş daha da üzerine okumak isteyen adamlar; ülkeye kaçak girmeye çalışan mülteciler değil! Sıram geldiğinde bana babamın ne iş yaptığını sordular….neden diplomat olmadığımı sordular. Çok kolay bir şeydir zaten diplomat olmak; gidersiniz dış işleri bakanlığına “ben uluslarrasssı ilişkiler okudum yapın beni bi forın ofisır” dersiniz. Onlar da “Oooo Simen Hanım bizde sizin mezun olmanızı bekliyorduk, hemen yarın Zürih’te maslahatgüzar olarak görevinize başlayabilirsiniz. Kusura bakmayın başkonsolosluk vericektik ama bir yoğunluk var bu aralar ama sizi en kısa sürede New York’a aticaz zaten siz burada az takılın.” derler. “Bu muydu lan?” dedim. İşte güzel memleketimin ilerdeki bilim adam ve kadınları böyle elit eleminasyonlardan geçiriliyor.
Ben giremedim diye bok atıyorum gibi oldu ama doldum artık. 3 okulda mülakata girdim çeşit çeşit adamın karşısına çıktım. Artık kendimi PopStar’a çıkan tipler gibi hissediyorum. Beynim karşımdakini memnun etmeye çalışan orospu bir yazılımla çalışmaya başladı. Acaba ne desem beni beğenirler? Ne desem hoşlarına gider? Benden istedikleri cevap ne? ” Evet sayın jüri üyeleri allah kahretsin ki uluslarassı ilişkiler gibi dandirik bir bölümden mezun oldum. Bu eksiğimi hemen fark edip işletmeye yöneldim. Zaten ezelden beri işletmeci olmak istemişimdir. Ama zannetmeyin ki ben sadece kariyerime bir artı olsun diye yüksek lisans yapmayı istiyorum. Akademik olarak da gelişicem ben hem ordinaryus profesör, hem Koç Holding’e genel müdür olucam. İngilizcem Harlem’de torbacı, Rusçam Kiev’de dilenci olacak seviyede. Bu arada zahmet etmeyin ben eğildim ayakkabılarınızı yalamaya başladım bile.”
Ben sadece yüksek lisans yapmak istemiştim. Bunun için ALES, KPDS gibi sınavlara girdim, gereken süreler içerisinde başvurumu yaptım, gereken başvuru ücretlerini yatırdım. İstenilen zamanda istenilen yerde oldum, mülakatlarda resmi giyindim, şirin ve sıcakkanlı oldum ama bazı şeyleri istemek ya da çok istemek yeterli olmuyor bazen.


Reblog this post [with Zemanta]

0 yorum:

Yorum Gönder